Beşiktaş’ın Fenerbahçe önünde en büyük doğrusu maça üçlü ortasaha ile başlaması oldu: Salih, Musrati ve Gedson. Geçtiğimiz hafta da Hatay deplasmanında kazanamasa da Serdar Topraktepe’nin ikili ortasaha başladığı maçın ikinci yarısında üçlü ortasahaya dönmesi, oynattığı pozitif futbol Fenerbahçe maçındaki galibiyetin de habercisi oldu aslında.
Bugün de Serdar Topraktepe Hatay maçının ikinci yarısında yanyana gelen Salih, Musrati ve Gedson ortasahasını kullanarak ortasahayı 90 dakika boyunca elinde tuttu. Hem toplu hem de topsuz oyunda Fenerbahçe’ye üstünlük kuran Beşiktaş Rafa Silva’yı da arkasındaki üçlünün desteğiyle daha verimli kullandı. Fenerbahçe ise ikili ortasaha ile oynayarak Beşiktaş’ın üçlü merkez ortasahasına hem direnç koyamadı hem de akıl. Tadiç, Oğuz Aydın, Maximin gibi topsuz oyunda hiç olmayan, topu sadece ayağına bekleyen oyuncular da hem Fred’in hem de Abrabat’ı aşağı çekti.
Serdar Topraktepe ikinci yarıda ayrıca Chamberlain’i de oyuna alarak ortasahayı dörtleyerek kanada da bir merkez ortasaha oyuncusu yerleştirerek adeta dörtlü ortasahaya döndü. Beşiktaş’ın golü de bu bölümde bulması kesinlikle tesadüf değil. Mourinho ise zaten yetersiz olan ortasahadan Fred’i de kenara çekerek, tek ortasahaya dönerek tam anlamıyla kumar oynadı. Serdar Topraktepe’nin Beşiktaş’ta yarattığı en büyük fark Bronckhorst’un kötü sonuçlara ve oyunlara çanak tutan merkez ortasahayı iki oyuncudan kurmak yerine üçlü ortasahaya dönerek Beşiktaş’ı sezon başında fırtına gibi estiği eski ayarlarına döndürmesi oldu.
Serdar Topraktepe’nin geçtiğimiz yıl Türkiye Kupası finalinde de Trabzonspor’u 3-2 yenerken Musrati, Salih ve Gedson ortasahasıyla oynadığını çok iyi hatırlıyoruz. Hatta maçın yıldızının Salih Uçan, sahanın en iyisinin de son dakika golüyle Beşiktaş’a kupayı getiren Musrati olduğunu unutmayalım.
Fenerbahçe maçından önce de yazdım yine yazıyorum. Beşiktaş yönetimi derhal Serdar Topraktepe ile hangi yönetim gelirse gelsin uzun bir sözleşme yapmalı. Serdar Topraktepe’nin bugünkü galibiyetinin sinyalini Hatay maçının ikinci yarısındaki oyunuyla vermişti zaten. Ama Türkiye’deki basın skora odaklı olduğu için Serdar Topraktepe’nin bu oyun zekasını ne gören oldu ne yorumlayan ne de yazan. İşte Türk basının genel olarak en büyük sıkıntısı da herşeyi skor üzerinden değerlendirmesi, oyuna değer verilmemesi, oyunun doğru okunmaması.
Serdar Topraktepe bugün Beşiktaş yönetiminin de gözünün içine sokmuştur bu galibiyeti. Beşiktaş yönetiminin iki gün sonra Serdar Topraktepe’yi tekrar teknik heyete dahil edip başka bir hocayla yoluna devam ederse de şaşırmam. Çünkü Türk futbolunda olduğu gibi Beşiktaş yönetimi de maalesef popülist yöneticiler tarafından idare edilmekte, Serdar Topraktepe gibi gerçek futbol emekçileri de maalesef ikinci sınıf olarak görülmektedir. Serdar Topraktepe ayrıca bugünkü yönetimiyle Mourinho’ya da futbol dersi vererek apoletlerin değil kenarda bir teknik direktörün oyuna nasıl etki edeceğini göstermiştir.
Mourinho ise hem sürdüğü onbir hem de değişiklikleriyle derbide sınıfta kalmıştır. Mourinho’nun gerek çıkardığı onbirle gerekse de oyuna yaptığı hamlelerle maçtan ne kadar kopuk olduğunu, takımı maça ne kadar kötü hazırladığını 90 dakika boyunca gördük. Mourinho etkisi diyebileceğimiz hiçbir şey görmedik dersek de haksızlık etmemiş oluruz.