Avrupa Şampiyonası bileti henüz bir ay olmadı. Şampiyona ile ilgili akılda kalan şey var mı?
İspanya’nın şampiyonluğu dışında her şey unutuldu.
Eskiden yeni yıldızlar çıkar yeni sistemler denenir damga vuran teknik adamlar olur yenilikleri aylarca konuşulurdu…
Futbolda her şey o kadar standartlaştı ki fark yaratan bulunamadı.
Bu Avrupa Şampiyonasının tek farkı İspanyolların tecrübeli birkaç takviyeyle 20 yaş altı oyuncularla oynaması ve altyapı hocasının altyapıdan getirdiği oyuncularla şampiyon olmasıdır…
Biraz şanslı olsaydık biz damga vurabilirdik ama domuzlar, Bozkurtları hazmedemedi!...
Mert Müldür’ün attığı gol şampiyonanın en iyi golü seçilirken Barış Alper’de turnuvanın en çok koşan, en iyi koşan forveti seçilmiş!...
Gücüne kuvvetine kenardaki etkinliğine ligdeki performansına laf yok ama uluslararası seviyede forvet profilin böyle olursa son yılların en yetenekli en kaliteli kadrosuyla hedefi ıskalarsın, çünkü her maç ful oynayan forvetinin bir şutu, bir golü yok…
Futbolda iyi koşan değil atanla tutanla kazandırıyor.
Şimdi federasyon başkanı gitti. Belki spor bakanı da gidecek, teknik kadro değişecek her şey sil baştan yapılacak.
Federasyon seçimlerindeki kulislere tartışmalara ve sona kalan iki başkan profiline baktığımızda bizde de futbolun asla futbol olmadığını anlıyorsun…
Sezonun ve sicimin en çok konuşulan tartışıln ismi Ali Koç’tu.
Ülkenin en zengin en güçlü ailesinden ve Fenerbahçe Başkanı.
Çare Morinho dediler, Mahorinyo’yu getirdi, dolayısıyla Ali Koç’u eleştirecek değiliz ancak imza töreninde platforma yürürken ekrana gelen görüntü ilginçti.
Morinho elini kolunu sallayarak yürürken Ali Koç elindeki dosyayla Morinho’nun yananda evrak memuru gibi duruyordu.
İşte bu görüntü bir lider bir fenomen bir futbol adamının kişiliğine karakterine kariyerine saygı etkisidir.
Ülkemizde futbol sadece sahada oynanmadığı için Morinho başarılı olur olamaz bilinmez ama duruşuyla bakışıyla karizmasıyla yerli ve milli teknik adamlarımızın da kendi felsefelerini gözden geçirmelerine vesile olabilir…
Siyasilerin, patronların hasbelkader yönetici olanlar karşısında eğilip bükülerek bu işin yapılamadığı ortada. Teknik adam kimsenin çalışanı değildir, aksine lideridir, sembolüdür ve antrenörün karakteri takıma yansır.
Bunun yereldeki örneği ise Silivri Belediyesi Futbol Akademisidir.
Çalışan hocalar çok iyi iş çıkarıyorlar, çocuklar mutlu, aileler huzurlu.
İlgi talep her gün artıyor.
Bu da bazı kesimleri rahatsız ediyor.
Kapatılsın, diğer altyapılar veya ticari futbol okullarıyla birleştirilsin diye kulis yapıyorlar ama aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Dolayısıyla ilgisi bilgisi yetkisi olan herkese soruyoruz.
DEVAMI YARIN…