Mitoloji çok eski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan insanların inandıkları tanrıları, kahramanlıkları, doğaüstü varlıkları ele alır. Yaradılış, ölüm ve yaşam anlayışlarını inceler ve sınıflandırmaya çalışır.
Bu öyküler nesilden nesile anlatılarak halkların belliğini oluşturur. Her toplumun kendine özgü mitolojik hikâyeleri vardır.
Bu hikâyeler temsil ettiği topluluğun aynası gibidir.
Kurtuluş tarihi 01 Kasım 1922 olan Silivri’de Selüs, Evdoksiyapolis, Selymbria dönemlerinden kalan paha biçilmez bir mitolojik hikâyeler mirasına sahip ancak hiçbiri ne gelenek ne de sembol olarak günümüze aktarılmadığı gibi kurtuluşundan bu yana üstüne hiçbir şey konulmamış.
Şehir efsanesi olabilecek ne varsa göz ardı edilmiş. Oysaki tarihsel hafızayı korumak güçlendirmek gerekir. Çünkü unutmakla başlar umursamazlıkla biter. Bu hikâyeleri derleyip toparlayacak ve bunlardan sosyal, kültürel, ekonomik hayatına yansıyacak projeler üretmek şehrin yönetilmesinde, planlanmasında, gelişiminde imzası olanlar ve istihdam edilen ilgili yetkililerin görevidir.
Bakın çok basit bir örnektir. Babacım meşhur bir Yunan Uzo’sudur. Babacım Uzo’nun hikâyesinin Silivri Ortaköy’e uzandığını biliyor musunuz?
Ortaköy’deki ilk atölyenin tabelası Kale Park’ta duruyor. Görmek resmini çekmek için görevliye sordum, “Abi o kim bilir kimin mezar taşıdır” dedi. Taşın hikayesinden haberi yok!...
Merak edip günümüzdeki üretim yeri Sarışaban’a kadar gittim ve artık sadece hikâyesi değil meraklısına gösterebilecek, ikram edilebilecek yeteri kadar Babacım Uzo’m var.
Bu örneğe yazanın merakı, marifeti deyi bakarsanız yanılırsınız, bu aslında yönetenlerin vizyon ve misyon meselesidir.
Kimseye haksızlık etmek istemeyiz tabii ki kendi dönem şartlarına göre hizmet anlamında hepsi elinden geleni yapmışlardır ancak Kent Kimliği oluşturulması konusunda eksik kalmışlar…
Yüzlerce yıllık saklı hazineler kaderine terk edilmiş.
Domates, kavun, karpuz, bamya tükenmiş.
Şehrin sembol ürünü Yoğurt Ekşimiş, yoğurtçu heykelinin bile tadı kaçmış… Kent Meydanındaki folklor ekibi heykelinde davulcunun tokmağı iki yıldır kayıp, geri gelmemiş Anıtlara tahammül kalmamış…
Deniz plaj konaklama ihmal edilmiş, spor her gün mantar gibi yükselen binaların arasına sıkışmış. Nehir değil ama Boğluca Deresi etrafında içinden nehir geçen şehir hikâyesi yaratılıyordu o da yarım kalmış. Silivri, “Silivri Soğuktur” sloganıyla anılır olmuş. NEDEN?
Çünkü yönetenler imar mevzuatıyla ihale mevzuatı dışındaki işlere bakmıyorlar.
Hemşerilik hukukunu yok sayıyorlar, uyarıları önerileri dikkate almıyorlar.
Seçilenlere ve seçtirenlere bakın çoğu dernekçi, emlakçı, inşaatçı olunca boş buldukları her yerde kötü kötü çirkin beton binalar yükseliyor.
Oysaki nereye baktığınız neyle ilişki kurduğunuz çok önemlidir, uzmanlar sürekli betona bakan insanların zihni sertleşir diyor. Dikkat ederseniz yüksek beton binalar arasında güneşle rüzgârla toprakla bağı kalmayan insanlar hep gergin, hep stresli ve gittikçe de sertleşiyor…
Rahatlamak için ufka, doğaya bakmak, spor yapmak yerine sürekli alış-verişe yöneliyor, Alış-veriş yaptıkça statüsünün yükseldiğini düşünüyor ve benim tişörtüm, ayakkabım, saatim, telefonum şu marka arabam şu model falan sitede oturuyorum baha ona göre davran demeye başlıyor. Gelinen noktada toplum insanları kullandığı marka ve modele göre değerlendiriyor.
Herkesin birbirini sevdiğini söylediği ama kimsenin kimseye güvenmediği, her şey para değil, deyip, geliri düşük olanı dikkate almadığı
Güzel şeyler söyleyip yanlış şeylerin yapıldığı, yüzüne karşı gülümseyip arkadan küfür yenilen samimiyetsiz sevgisiz bir döneme girilirken yaşadığınız yerin değişiminden gelişiminden memnun musunuz?
Yararlanabildiğiniz her hangi bir aktivite, kendinizle bağ kurabildiğiniz aidiyet duygusu hissettiğiniz her hangi bir obje, figür, hikâye var mı?
Yoksa viyadükle Silivri’nin iki yakasını bir araya geldi diye sevinip, “Geçme Mimarsinan Köprüsünden ürkütürsün vak vakları, Yoğurtçu Baba yerine çam diktik git topla kozalakları” misali yılbaşı süslemelerine bakarak güzelleşenlerden misiniz?!!!
Mantara bile kültür veren Rabbim size vermediyse vardır bir bildiği yeni yılda kısmetiniz bol tuttuğunuz büyük olsun…